OKUMA SÜRESİ 4 dk
Konu tasarım olunca pek çok ilan kişisel zevklere veya geçmiş deneyimlere göre hazırlanıyor. Buna karşın bir görselde tüketicinin odaklandığı alanları nörobilim araştırmalarıyla anlamak veya öngörmek mümkün. Bu bilgilere dayandırılmış tasarımlarda ise mesajın istenilen şekilde aktarılması mümkün…
Bilimsel tasarımı incelemeden önce bazı tanımlamaları yapmakta fayda var. Grafik tasarım, topluluk içinde bulunacak bir görsel iletişim elementini organize etme aktivitesidir. Uygulanırken teknolojiyi kullanır ve böylece iletişimin verimli olmasını amaçlar.
Bununla birlikte insanlarda algısal ve davranışsal bir etki yaratması amaçlanır. Bu nedenle oluşum sürecindeki temel endişelerden birisi hazırlanan tasarımın algısal veya davranışsal olarak bir çıktı oluşturup oluşturmayacağı olmalıdır. (Bennet, ve Heller, 2006)
Hem algısal hem de davranışsal bir çıktı çıkarması için grafik tasarımın okunurluğunun, estetiğinin ve aynı zamanda iletişim verimliliğinin paralel olması gerekir. Bir grafik tasarımının estetik kalitesi, toplam kalitesini yansıtmaz. Profesyonel dünyada kaliteli ve başarılı bir ilan oluşturmak için pazarlama, sosyoloji, psikoloji gibi birbirinden farklı alanlardan beslenmiş uzmanların tasarımcıyla birlikte çalışması gerekir. (Bennet, ve Heller, 2006)
Konu tasarım olunca pek çok ilan kişisel zevklere, sezgilere veya geçmiş deneyimlere göre oluşturuluyor. Buna karşın tüketicinin bir ilanda dikkatini çekecek odaklanma alanı ise evrensel olarak kabul edilen bilgilerle ispatlanmış durumda. Hedef kitle reaksiyonlarının ve beynin otopilot modunun da göz önünde bulundurulduğu, ampirik verilere dayandırılmış bir ilanda tüketiciye mesajın istenen şekilde aktarılması daha fazla mümkün olacaktır. Bilimsel tasarım ve beynin otopilot modu hakkında detaylı bilgi almak isteyenleri şuraya alalım.
Bu konuda bir örnek vermek gerekirse, görsel tasarımın başarısını belirleyecek önemli etmenlerden biri de pek çok grafiker tarafından yeterince doğru kullanılmayan, zaman zaman da bazı pazarlama yöneticileri tarafından gereksiz bulunan boşluk (whitespace) kavramıdır. Whitespace, aslında görsel çalışmalarda bulunan boş alanları ifade etmektedir. Ancak boş alanlar, dolu alanlar için denge yaratmakta ve bu alanların dolu olarak algılanabilmesini sağlamaktadır.
Tasarımdaki elementler boşluklarla uyumlu olmalıdır. Çok fazla boşluk olduğunda içerik boşlukta kaybolurken, çok az boşlukta ise içerikler birbiriyle yarışır ve ilan yorucu bir hale bürünür. (Golombisky, ve Hagen, 2010). ‘Whitespace’ doğru kullanıldığında, gözlere dinlenebileceği bir alan yarattığı gibi bakan kişinin de rahatlamasını ve içeriği algılamasını kolaylaştıracaktır. Bir görsel fazla yoğun veya karmaşıksa görsele bakan kişiler rahatsız olacak ve ilgisini kaybedecektir. (Malamed, 2015)
Her yerin dolu olduğu bir ortamda doluluğun anlamı kalmayacağı gibi her özelliğin ön plana çıkarılmak istendiği bir ilanda da hiçbir özellik tüketici gözünde ön plana çıkmayacaktır. Sonuç olarak ufak bir detay bile yapılan işin başarısını oldukça fazla etkilemektedir.
Karanlık arka plan üzerine beyaz renkte yazılmış yazılar, harflerden yansıyan ışıktan dolayı, uzun süren okumalarda gözü yormaktadır. Tam beyaz arka plan üzerine yazılan yazıları ise okumak nispeten daha kolay olsa da bu kez de arka planda parlayan ışık gözün yorulmasına sebep olur. İdeali tam beyaz olmayan arka plan üzerine yazılmış siyah bir yazı fontu kullanmaktır. (Uxmovement, 2011).
Google logosunu aslında neden değiştirdi? Bilimsel tasarım odaklı olabilir mi?
Renkler kadar kullanılan yazı tipleri de farklı kapılar açmakta. Tırnaklı (serif) fontlara göre tırnaksız (sans) ve sade fontlar web üzerinde daha akıcı bir şekilde okunabiliyor. Tırnaksız bir font daha az şekil içerdiğinden kullanıcı için de daha az veriyi içermiş olacaktır. Bu sayede sade yazı tipleri okuyucuları daha az yormaktadır. Google’ın yeni logosunda tırnaklardan kurtularak dönüşüm yapması buna iyi bir örnek teşkil ediyor. Her gün gördüğümüz bir logonun bizi daha az yorması için sadeleştirilmesi ve yüklerinden arındırılması sizce de tam da Google’dan beklenecek kullanıcı dostu bir hareket değil mi?
İşte tüm bunlar, görsel çalışmalarda her zaman olduğu gibi insanı tanımanın ve anlamanın önemini gösteriyor.