OKUMA SÜRESİ 3 dk
Herkes hayatının bir bölümünde cansız bir cismi daha önceden bildiği başka bir cisme veya yüze benzetmiştir. İşte bu benzetmenin sinirbilimindeki adı Pareidolia. Peki Pareidolia ve tasarım ilişkisi nedir?
Mars yüzeyindeki surat, insana benzeyen bulut, tost üzerindeki kadın figürü… Daha önce onlarca kez deneyimlediğiniz fakat adını büyük ihtimalle ilk kez duyduğunuz Pareidolia en basit tanımıyla cansız cisim ve yapıları daha önceden bildiğimiz cisimlere benzetme eğilimine verilen addır. Böyle bir durumda algıladığımız ilk şey ise sıklıkla insan suratları veya figürleri olmaktadır. İşte bu noktadan hareketle bugün yazımızda Pareidolia ve Tasarıma Etkisi konusunu tartışacağız.
Pareidolia, sinirbilim literatüründe rastgele gelen uyaranlara beynin halihazırda bilinen bir bilgiyi çağırmasıyla verdiği tepki olarak ifade edilmektedir. Yani anlamlandıramadığımız veya ne olduğunu bilmediğimiz bir cismi anlamak için beynimizin halihazırda bilinen bir bilgiyi kullanması sonucu bu fenomen ortaya çıkar.
Peki beynimiz bunu neden yapıyor?
İşin bu kısmı biraz tartışılabilir olsa da Carl Sagan ve Julian Huxley’e göre bu durum evrimsel süreçte insanın kendine benzeyen diğer varlıkları tanımlaması için geliştirdiği bir özelliktir. Yani doğada insanın kendininkine benzeyen bir yüz görmesi o cismi daha güvenilir yaparken tehlikeli bir canlıya benzeyen bir yüz görmesi o cisimden uzak durmasına sebep olmuştur. Bu noktada Pareidolia insanın geçmiş yıllarda vahşi doğada hayatta kalmasına sebep olan etmenlerden biri olabilir.
Pareidolia aynı zamanda her insanın kendi tecrübelerinden yola çıkarak cisimleri yorumladığı bir durumdur. Müslüman ülkelerde çeşitli yüzeylerde Arapça Allah yazısı görülürken Hristiyan ülkelerde ise İsa’nın çarmıha gerilme anı görülebilmektedir.
Günümüzde bu fenomen daha çok eğlenceli internet içeriklerinin konusu olsa da sürüngen beynin karar alma sürecinde ne kadar etkili olduğunu göz önüne alındığında reklamcılık dinamikleri açısından önemli bir kapı açabilir. Bu konu hakkında daha fazla bilgiyi ‘Sürüngen Beyin ve Müşterinin Karar Alma Süreci’ adlı yazımızdan öğrenebilirsiniz.
Bu nedenle insanlığın ilk yıllarında bir cismin tehlikeli ya da tehlikesiz olduğunu anlamamızı sağlayan Pareidolia aslında bugünkü satın alma kararlarımıza da etkiliyor diyebiliriz. Peki Nasıl?
Yukarıda da değinildiği gibi insan hala sürüngen beynin etkisi altında karar vermektedir. Yani geçmişte hayatta kalmamızı sağlayan ve en basit insan reflekslerinden biri olan Pareidolia bugün etkisini karar verme sürecinde hala göstermektedir.
Tasarıma bilinçli ya da bilinçsiz olarak yerleştirilen ve insan için tehlikeli bir canlının yüzüne benzeyen bir figür tüketicide o ilan hakkında negatif etki oluşturabilir. Tabii ki bu durumun tam tersi de mümkün.
Aynı zamanda tüketici böyle bir figür gördüğünde istemsiz olarak ilana daha fazla dikkat verecektir. Bu durumda tüketici ilana daha uzun süre maruz kalacak ve ilandan alınan etki artacaktır.
Yine yukarıda bahsedildiği gibi Pareidolia insanın kendi tecrübe ve deneyimlerinden yola çıkarak cisimleri yorumladığı bir fenomendir. İşte bu noktada her insanın aynı figüre aynı tepkiyi vermesi mümkün değildir.
Hedef kitle belirlendikten sonra hangi hedef kitlenin hangi figüre nasıl tepki verdiği nöropazarlama araştırmaları ile ölçülebilmekte ve buradan elde edilen sonuçlar da gelecek tasarımlar için dayanak noktası oluşturmaktadır.