Nöro Blog

Ayna Nöron ve
Reklamcılığa Etkisi

OKUMA SÜRESİ 4 dk

İnsanı diğer canlılardan ayıran temel olgulardan biri olan empati ayna nöronlar sayesinde sahip olduğumuz bir yetenek. Buna bağlı olarak ayna nöron ve reklamcılık üstündeki etkileri düşündüğünüzden çok daha önemli olabilir.

cat and child yawning together

Bilim, insanı anlamaya çalışırken yeni keşifler de yapıyor. Bugünkü yazının konusu da bu keşiflerden biri olan ayna nöron ve reklamcılık üstündeki etkileri. Tabii ki ayna nöronu anlamak için öncelikle nöronun ne olduğunu anlamamız gerekiyor.

Nöron nedir?

vector, brain neurons

Sinir sisteminin temel taşı olan sinir hücresine nöron denir. Nöronlar birçok bakımdan insan vücudundaki diğer hücrelerle benzerlik gösterseler de onları ayıran kilit özellik nöronların insan vücudundaki bilgi aktarımını sağlamasıdır. Yani insan zekasını, algısını ve bilincini oluşturan temel yapı nöronlardır.

İnsan vücudundaki çoğu temel yapı taşları gibi nöronların da oluşması ve gelişmesi milyonlarca yıl sürmüştür. Aşırı karmaşık bir yapıya bürünen nöronları anlamak için bilim insanları durmaksızın çalışmakta. Buna bağlı olarak son yapılan keşiflerden biri olan ‘‘Ayna Nöron’’ bizi insanı anlamaya hiç olmadığı kadar yaklaştırıyor.

Ayna nöron ve empati

İnsanı diğer canlılardan ayıran, dolayısıyla insan yapan temel olgulardan biri empati yeteneğidir. Televizyonda aşırı ekşi yemek yiyen birini izlediğinizi düşünün. O kişiyi izlerken sizin de yüzünüz ekşiyecektir.

En bilinen örneklerden biri ise esneme. Karşınızda biri şöyle gerile gerile esnediğinde siz de esnemiyor musunuz?

vector, empathy and communication

Araştırmalar tüm bunların sebebinin ayna nöronlar olduğunu ileri sürüyor. Yani kısacası empati yeteneğimizin temelinde ayna nöronlar rol alıyor. Tabi ki ayna nöronlar sadece insanlarda yok, hayvanlarda da bazı basit hareketlerin temelinde ayna nöronlar yer alıyor fakat insanlardaki gibi karmaşık bir yapıya sahip değiller.

Ayna nöronların otizm gibi çeşitli hastalıklarla da bağlantılı olduğuna dair araştırmalar sürüyor. Bu nörolojinin konusu fakat insanın hayatında ne kadar etkili olduğunu anlamak için önemli bir veri olabilir.

Empati kısmına geri dönersek, Psikolog Carl Rogers’a göre bir kişinin kendisini karşısındaki kişinin yerine koyarak olaylara onun bakış açısıyla bakması, o kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlaması, hissetmesi ve durumu ona iletmesi sürecine “empati” adı verilir. İşte ayna nöronların ve dolayısıyla empatinin reklamcılıkla ilgisi de burada devreye giriyor.

Tüketiciyle bağ kurmak

Tüketici ve marka arasında bir bağlılık oluşmasına marka sadakati diyoruz. Akıllı telefon alacak birinin hep aynı markayı tercih etmesi, kolay kolay vazgeçmemesi ve hatta o markayı kendi markası gibi sahiplenip koruması marka sadakatine güzel bir örnek. Her marka tüketicisiyle böyle bir bağ kurmak ister. İşte bu noktada marka reklam kampanyasını yaratırken tüketicinin ayna nöronlarını da devreye sokmalı. Böylece tüketici marka ile bir empati kuracak ve marka sadakati gerçekleşecektir.

Her ne kadar reklamcılar kampanyalarını yaratırken bu konulara sezgisel olarak dikkat etseler de ayna nöronların etkisi daha farklı örneklerde de karşımıza çıkabiliyor. Örneğin, gıda markaları yeni çıkan ürünlerini tanıtmak için genellikle afişleri kullanırlar. Pazara yeni girmiş bir çikolata ürününü düşünün. Sizce bu ürünü tanıtmak için tasarlanmış afişte, çikolata görseli ısırılmış olarak mı kullanılmalı, ısırılmamış mı?

İşte aslında ayna nöron ve reklamcılık üstündeki etkileri de bu noktada devreye giriyor. Çikolata üzerindeki ısırılmış alan beyinde bulunan Ayna Nöron sayesinde görsele bakan kişinin empati kurarak sanki çikolatayı kendi ısırmış gibi bir duygusal etki almasını sağlayabiliyor. Böylece afişe bakan kişinin canı çikolata çekiyor. İşte nöropazarlama teknikleri böyle ayrıntıları yakalıyor ve size tasarladığınız afişin etkisini ciddi oranda artıracak ipuçları sunuyor.

vector, man looking to mirror and loving himself

Bu konuyu bir hamburger görseli üzerinde daha ayrıntılı işlediğimiz yazımıza bu linkten ulaşabilirsiniz.

Tüm bunlar göz önüne alındığında marka reklam kampanyasında şu soruları kendine sormalı:

– Tüketicilerimiz ürün veya reklamımızda kendilerini görüyorlar mı?

– Yoksa onlara sunduğumuz profil tamamen başka biri mi?

– Onlara ilham veren kişilere benziyor muyuz?

– Onların dilinden konuşuyor muyuz?

AYNA NÖRON NÖROPAZARLAMA İLETİŞİM EMPATİ TÜKETİCİ PSİKOLOJİSİ
PAYLAŞ
TÜM YAZILAR