OKUMA SÜRESİ 4 dk
İnsanların beyindeki en eski bölüm olan sürüngen beynin etkisi altında yaşadığını biliyor muydunuz? Tüketicinin bilinç dışı süreçlerini direk etkileyen sürüngen beyin, hayatta kalma odaklıdır ve karmaşık mesajları algılayamaz. Reklam sektöründe yapılan birçok iş ise tüketicinin bilinç dışı tepkileri göz önüne alınmadan yapılıyor.
İnsandaki istemli, istemsiz tüm davranışlardan sorumlu olan beyin, vücudun %2’si ağırlığında olmasına karşın tüm vücut enerjisinin 20’sini tüketmekte. Bu da geri kalan tüm vücut faaliyetleri düşünüldüğünde oldukça yüksek bir oran.
Beynin bilinçli kullanılan bölümü de yine %20’lik bir alanı kapsamakta. Beynin kalan %80’i ise insanın hayatını sürdürmesi için gerekli fonksiyonları sağlıyor. Bu fonksiyonlar kişi farkında bile olmadan, beyin tarafından, bilinç dışında yürütülmektedir.
İnsanlar, beyindeki en eski bölüm olan, sürüngen (kertenkele) beyin olarak adlandırılan R-Complex’in etkisi altında yaşamaktadır. Beynin bu bölümü milyonlarca yılda evrimleşmiştir ve karmaşık mesajları algılayamaz.
İnsanlar yüzyıllar boyunca hayatta kalmak için çok şey öğrendi ve hatta bu öğrendikleri genlerine kadar işledi. Böylece, ilkel beyin ya da diğer adıyla sürüngen beyin pek çok temel faaliyeti insanlar için refleksler düzeyinde otomatik olarak yürütür hale geldi. (Morin, 2011) (Lieberman, 2000) (Maclean, 1990)
Sürüngen beyin hayatta kalmaya odaklı bir yapısı vardır. Bu nedenle insanları bencilleştirir ve yarattığı zihinsel kısa yollarla işini kolaylaştırmaya çalışır. Aksi takdirde beynin her konuya odaklanması ve düşünmesi gerekecektir. Dolayısıyla beyin daha fazla enerjiye ihtiyaç duyacak ve vücut kaynaklarını hızla tüketecektir. İşte bu nedenle çoğu zaman rasyonel bilgilerle değil de zihinsel kısayollarla ve duygularımızla karar alırız.
İnsan doğası gereği hayatta kalmaya programlanmış bir canlı olduğu için hiçbir şey bu amaçtan daha önemli değildir. Bu nedenle dikkatin tamamı, çevredeki potansiyel tehditlerin sürekli taranmasından dolayı ilgilenilen konuya aktarılamamaktadır. (Morin, 2011) Bu da bilinçli olarak kullandığımız %20’lik bölümü de elimizde olmayan varoluşsal nedenlerden dolayı tam kapasite kullanamadığımız anlamına geliyor.
Sürüngen beyin aynı zamanda görsel uyaranları beynin Visual Cortex alanına ihtiyaç duymadan işleyebilmektedir. (Morin,2011) Yani insanlar görsel içeriklere kelimelerden ya da deneyimlerden daha fazla tepki vermektedir. Bir yazıyı mı kolay algılarsınız yoksa yazıdaki anlamın tamamını ifade eden bir görseli mi?
Nasıl tüm kar taneleri birbirinden farklı olsa da temelde birbirine benziyorsa insanların da sonradan toplum tarafından inşa edilen değerler haricinde birbirlerine benzeyen ve doğuştan gelen temel özellikleri var. İşte bu özellikler ise genellikle sürüngen beynimizle alakalı. Örneğin belli istisnalar dışında farklı ülkelerde yaşayan birbirini hiç görmemiş insanların mimikleri gibi acı, sevinç vb. duygulara gösterdikleri tepkiler de hep benzerdir.
Yukarıdaki bilgilere karşın, reklam sektöründe yapılan birçok ilan, reklam filmi ve görsel çalışma tüketicinin bilinç dışı tepkileri göz ardı edilerek sezgiler ile tasarlanıyor.
Kreatif süreçlerde ‘‘şunu da belirtelim’’, ’‘bence bu kız ilana daha çok yakıştı’’ veya ‘‘logoyu biraz daha büyütelim’’ mantığıyla yerleştirilen yazılar veya görseller, ilanın vermek istediği ana mesajın tüketiciye ulaşmasına engel olabiliyor. Buna bağlı olarak onca yatırım ve planlama, ilan üzerindeki gereksiz bir detayın tüketici dikkatinden rol çalmasıyla heba olma tehlikesi yaşıyor.
Kısacası, görsel iletişimin kuralları aslında biraz da insanın kendi doğasından gelmekte. Bu nedenle insanı temel alan bir iletişim kurgusu yapıyorsanız, insanın doğasını da atlamamak gerek!
Bilinçdışı reflekslerle ilgilendiyseniz sizi ayna nöron yazısına alabiliriz.
Bilinç dışı Psikolojide kişinin içgüdüsel olarak, alışkanlık ve refleks sonucu yaptığı ve bilincin yönetmediği eylem ve etkinlikleri belirleyen süreç, kişinin iç dünyasında bilinç ve bilinçaltından ayrı ve daha geniş yer tutan bölge.